Bu parfüm ilk olarak 1933 yılında piyasaya sürüldü. Elimde eski bir Avon reklamı var ve bu parfümün o dönemden beri var olduğunu gösteriyor. Benim şişem, pembe kapaklı klasik bir Avon kolonyası (30 ml), ayrıca 1980’lerden kalma devasa bir 150 ml’lik şişem var.
Avon’un en büyük özelliklerinden biri, yıllar boyunca koleksiyonluk ve anı niteliğinde pek çok şişe tasarlamasıydı. Birçok kişi için bu şişeler içindeki parfümden daha değerli hale geldi.
Bu parfüm, orta sınıf bir kadına yüksek sosyete hissi veren, lüksü erişilebilir kılan bir kokuydu. İçeriği oldukça sade ama aynı zamanda şık ve dengeliydi.
Açılışı ekşi bergamot ile yapıyor, ardından pudralı iris ve baharatlı karanfile geçiş yapıyordu. Lavanta notası, bu keskin çiçeksi notaları dengeleyerek ferahlık katıyordu.
Kalıcılığı oldukça etkileyiciydi. Bugünün standartlarına göre bile iyi bir performansa sahip. O dönem sadece kolonya konsantrasyonunda üretilmiş olmasına rağmen, günümüz EDP ve Extrait parfümleriyle bile kıyaslanabilir bir kalıcılığı vardı.
Bazı şeyler gerçekten modası geçmeyen klasiklerdir. Basitlik de bunlardan biri. Cotillion, zaman içinde bir külte dönüşen bir parfümdü.
1968’de bu parfümü kullanmak için henüz gençtim. Üniversiteden yeni mezun olmuştum ama bu koku evde bulunması hoş bir parfümdü. Daha çok ev hanımları ve annelere hitap ediyordu ve annemin en sevdiği parfümlerden biriydi. Ona ne kadar sevdiğimi hiç söylemedim, sadece onun üzerinde değil, parfümün kendisini de çok seviyordum.
Avon markası, çoğu kişi tarafından hala “ucuz parfüm” olarak görülüyor ama bu parfüm gerçekten harika bir çiçek kokusuydu. İlk kez 70’lerde kullanmaya başladım, çünkü artık bağımsız bir kadındım ve ailemin yanından ayrılmıştım.
Karanfilin baharatlı dokunuşu, lavantanın huzurlu kokusu ve kurudukça ortaya çıkan odunsu notalarla çok hoş bir aroması vardı. Tam olarak hangi notaları içerdiğini belirlemek zor çünkü içeriğinde burada listelenenden çok daha fazlası olduğuna eminim. Genellikle yaz ve erken sonbaharda gündüzleri kullanıyordum. Hafif bir tütsü notası vardı ve sıcak havalarda cildimde hoş bir koku bırakıyordu. Temiz, huzurlu ve hafif oryantal bir dokunuşa sahipti.
Cotillion American Belle, klasik bir "yüksek sosyete" çiçek kokusu olmasına rağmen, aslında günlük hayatını sürdüren, şık ve olgun bir kadına hitap ediyordu. İrisin tatlı ve pudralı dokusu, baharatlı karanfil ve taze turunçgil notaları ile dengelenmişti. Gündüzleri rahatça kullanılabilecek, temiz ve sabunsu bir kokuydu.
Açılışı limon ve bergamot ile yapıyordu, bu 60’ların parfümlerinde sıkça görülen bir özellikti. İlk başta pek etkileyici gelmese de, lavanta notasının yağmur sonrası ferahlığı çok güzel hissediliyordu. Eller için kullanılan lavanta sabunlarına benziyordu ve ciltte hoş bir his bırakıyordu.
İris çiçeği devreye girdiğinde, sofistike bir pudralı kokuya dönüşüyordu. Ancak bu, modern bir parfümden çok, Viktorya dönemine veya eski Teksas sosyetesine ait bir koku gibi hissettiriyordu. Adının "Cotillion American Belle" olması da bu yüzden mantıklıydı.
Kurutulduğunda, sedir ve sandal ağacıyla derinleşen odunsu bir karakter kazanıyordu. Vanilya notası ise yumuşak, temiz ve ipeksi bir his veriyordu.
1968’e geldiğimde, daha ağır ve miskli akşam kokularına yönelmiştim. Oryantal ve baharatlı kokulara daha çok ilgi duyuyordum. Daha karanlık, yoğun, yosunlu ve tütsülü kokular istiyordum. Cotillion American Belle, buna göre çok sakin ve hatta biraz sıkıcı geliyordu.
Ancak, parfüm gerçekten güzel kokuyordu. En azından o zamanlar öyleydi. Avon, bu parfümü çoktan üretimden kaldırdı. 50’ler ve 60’ların "altın çağında" ürettikleri birçok ilginç şişeyi de zamanla yok ettiler. Bazı kokular yeniden formüle edilip farklı ambalajlarla piyasaya sürüldü, ancak orijinal tasarımlarının yerini tutmadı.
Bugün, eski bir şişesini bulmak için eBay gibi sitelerde şansınızı denemeniz gerekiyor. Ben de şu anki şişemi oradan buldum. Yıllar sonra eski bir dostla karşılaşmış gibi hissettim.
Yumuşak, muhafazakâr ve çiçeksi bir koku. Eğer karanfil, iris ve tatlı çiçek kokularını seviyorsanız, sandal ağacı ve sedirle harmanlanmış bu kokuyu da beğeneceksiniz. Günümüzde “eski moda” veya “büyükanne kokusu” gibi görülebilir ama bu benim için hiç önemli değil. Artık bir büyükanneyim ve Victoria’s Secret parfümleriyle dolaşacak değilim.
Bu, benim parfümüm ve onun güzelliğini tekrar keşfetmek harika bir his.